Futboldaki gerginlik ve iş dünyasının sorumluluğu

Popülizm bir ülkede egemen olmaya başladıysa, orada alarm zilleri çalıyor demektir.

Sosyal medyadaki manipülasyonun çok sıkıntılı bir sürece evrildiğini uzun süredir vurguluyoruz.

Önce siyasetçiler, sonra şirketler birbirinin kuyusunu kazmaya başladı.

Çok takipçili hesaplar, “kabul görüyor” gerekçesiyle beslendi, tetikçilik yaptırıldı.

Hatta iş öyle bir seviyeye geldi ki, hakkında tweet atılmaması için önden paralar istendi. (50 bin-100 bin TL arasında)

Halka arzlarda mesela şirketlere talep çok olsun diye coşkulu tweetler attırıldı. Burada parayı alamayanlar şirketleri kötülemeye başladı.

Bir araya geldiğimiz iş insanlarına, sanayi ve ticaret odalarının temsilcilerine şahsen söyledim. “Kendi ayağınıza sıkıyorsunuz, gün gelecek bu hesaplar sizi de yiyecek” dedim.

Kurumsal olarak da uyarılarımızı yaptık.

Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) yönetiminde yer alıyorum. EGD Başkanı sevgili dostum Recep Erçin ile birlikte konu hakkında İstanbul Ticaret Odası (İTO) Bilgi, İletişim ve Medya Meslek Komitesi‘ne bilgiler verdik.

Başka bir toplantıda İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan‘a da aynı tespitlerimizi ilettik.

Hem Erdal Bahçıvan hem İTO üyeleri durumun farkında olduklarını, aslında iş dünyasının da bundan rahatsız olduğunu belirttiler.

***

Bu durum elbette spora da yansıyacaktı.

Ve oldu.

Toplumdaki kutuplaşma futbola da sirayet etti.

Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray’ın maçlarından sonra sosyal medya cinnet yeri haline geliyor. Diğer takımlar da onları takip ediyor.

Eski sporcu, hakem kim varsa birbirlerine bağırarak, insanları kışkırtarak yayınlar yapmaya başladılar. Sonra bunlar milyonlarca izlenince az önce bahsettiğim şirketlerden sponsorluklar almaya başladılar.

Daha sonra spor kulüpleri, rakiplerini kötülemek için bu hesapları beslediler.

Bu hesapların sahiplerine şu an futbol camiası ve şirketlerden devasa paralar aktarılıyor.

Bu gidişat hiç de iyi değil.

Yatırım Finansman Kurumsal İletişim Direktörü Dr. Barış Esen, konu hakkında X’teki hesabından çok yerinde bir paylaşım yaptı:

“Futbol zaten gergin olan toplumu iyice kutuplaştırıyor. Bu iş nereye gidiyor, endişeleniyorum. Her maç sonrası sosyal medya tımarhaneye dönüyor. Bazı YouTube kanallarında söylenenler akıl alır gibi değil… Hiç bir şampiyonluk bireysel toplumsal sağlığımızdan daha önemli değil.”

***

Gazetecilik etik değerlerini almamış kişiler takipçi sayılarına göre değer görüyorlar. Bu insanlara gazeteci dahi deniyor.

Toplumsal sorumluluk taşımaktan çok aldığı etkileşime bakan bu insanları hem toplum, hem siyaset, hem de iş dünyası büyüttü.

Bir reklam ajansı sahibi arkadaşım anlattı:

“Tetikçilik yapan sosyal medya hesapları, YouTube kanalları ve internet siteleri biliniyor. Müşterilerimiz haklarında asla olumsuz haber çıkmasın diye bunları besleyecek ayrı bir bütçe veriyor.”

Burada bahsedilen şirketler Türkiye’nin en büyükleri arasında yer alıyor.

Dedim ya, şirketler bu işin en büyük sebebi.

Buradan iş dünyasına “Popülizmi, etik değer taşımayanları beslemeyi bırakın” diye bir çağrı daha yapalım. Onlar adım atarsa zaten yönetimlerinde yer aldıkları spor kulüpleri de harekete geçer.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Öğrenciyken, Cumhuriyet gazetesinde mesleğe başladı. İnsan hayatına dair haberler yaptı, fotoğraflar çekti. Bir dönem Avustralya'da gazetecilik yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra Referans gazetesinde ekonomi gazeteciliğine adım attı. Küresel ekonomi, tarım, enerji, çevre ve reel sektör üzerine çalıştı. Daha sonra Dünya gazetesine geçti ve burada 3 yıldan fazla dış ticaret editörlüğü ve yazarlığı yaptı. Yeni Yüzyıl gazetesinin yeniden kuruluşunda ekonomi şefi olarak görev aldı ancak zayıf kurumsal yapı nedeniyle 3 ay sonra istifa edip Sözcü gazetesine geçti. Yaklaşık 8 yıl Sözcü’de muhabir, editör ve ekonomi müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyesi.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search