Küreselleşme çarkı yavaşlıyor: Hoş geldin slowbalization!

Slowbalization sürecinde, II. Dünya Savaşı sonrasında artan ticaret serbestisi, küresel finansal krizle birlikte belirgin bir yavaşlamaya maruz kaldı.

Küreselleşme (globalization) ile yaşanan mal, para, fikir ve insanların sınır ötesi hareketindeki büyük ve sürekli artışlar, dünya meselelerindeki en belirgin etkenlerden biri haline gelmiştir. Bu durum, gelişmiş ve gelişmekte olan devletler arasındaki ilişkileri dönüştürmüş ve iç siyaset üzerinde de giderek daha fazla etki yaratmaya başlamıştır.

Thomas Friedman‘ın “Lexus ve Zeytin Ağacı – Küreselleşmenin Geleceği” kitabında ifade ettiği gibi, 1800’lerin ortalarından 1920’lerin sonlarına kadar olan zaman diliminde, ilk küreselleşme ve küresel finans kapitalizmi çağı yaşanmıştır. Bu dönem, I. Dünya Savaşı, Rus Devrimi ve Büyük Buhran gibi olaylarla dünyayı hem fiziksel hem de ideolojik olarak parçalara ayırmıştır. Ancak 1945’ten 1989’a kadar süren bir dönemde, Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte, yeni bir küreselleşme çağına geçilmiştir.

İlk küreselleşme çağı, dünyanın bölünmesine neden olan bu olaylarla sona ermiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan resmi bölünme ise Soğuk Savaş döneminde belirginleşmiştir. Şu an içinde bulunduğumuz yeni küreselleşme çağı, öncekiyle benzerlikler taşısa da, en belirgin farkları dünyanın tek bir küreselleşmiş pazar olarak kenetlenme derecesi, bu birleşmenin yoğunluğu ve bu sürece dahil olan, etkilenen insan ve ülkelerin sayısıdır.

Ulaşımdan teknolojiye: küreselleşmenin evrimi 

The Economist dergisi, birinci küreselleşme çağının ulaşım maliyetlerindeki düşüşe dayandığını vurgulamaktadır. Demiryolu, buharlı gemi ve otomobilin icadıyla birlikte insanlar, daha fazla noktaya daha hızlı ve daha ekonomik bir şekilde ulaşma imkanına sahip olmuşlardır. Bugünkü küreselleşme çağı ise mikroçipler, uydu antenleri, fiber-optik teknoloji ve internet gibi ilerlemeler sayesinde telekomünikasyon maliyetlerindeki düşüşe dayanmaktadır.

Mevcut küreselleşme dönemi, geleneksel ulus devletleri ve şirketleri bu teknolojilerle daha geniş, daha hızlı, daha maliyet etkili ve daha kapsamlı bir ulaşım sağlama yeteneğine kavuşturarak öne çıkmaktadır. Bu küreselleşme sürecinin temelinde yatan düşünce, yaygın serbest piyasa kapitalizmi olup, dışa açılma, devlet denetimini azaltma ve özelleştirme gibi prensipleri içermektedir.

IMF analizi ile küreselleşmenin ekonomik seyri 

Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yayınlanan bir analizde, küresel finansal krizin ardından küreselleşmenin ivme kaybettiği konusu ele alınmıştır. Makalede, milyarlarca insanın hayatını olumlu etkileyen bu ekonomik bütünleşmenin, jeoekonomik parçalanmayı tetikleyecek bir tehdit olasılığıyla karşı karşıya olduğu belirtilmiştir.

1880’den günümüze kadar olan verileri içeren “Eras of globalization” grafiği, tüm ekonomilerin ihracat ve ithalatlarının toplamını yansıtan serbest ticaret metriğini kullanarak küreselleşmenin farklı dönemlerini açıkça ortaya koymaktadır.

Grafiğin beş ana döneminin her biri, ekonomik ve finansal güçlerin farklı konfigürasyonları ve ülkeler arasındaki ekonomik ve finansal bağlara ilişkin farklı kurallar ve mekanizmalarla ifade edilmiştir. Arjantin, Avustralya, Kanada, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin hakim olduğu sanayileşme dönemine, ticaret maliyetlerini düşüren ve ticaret hacmini arttıran ulaşım alanındaki ilerlemeler damga vurmuştur.

1920-1945 yılları arasındaki savaşların yaşandığı dönem, uluslararası çatışmalardan dolayı küreselleşmenin dramatik bir şekilde düşüşüne sahne olmuştur. 

“Fixed exchange rates” olarak adlandırılan üçüncü dönem (Bretton Woods dönemi), ABD’nin ekonomik açıdan süper güç olarak ortaya çıkmasıyla karakterize edilmiştir. Bu dönemde dolar altına sabitlenmiş ve diğer döviz kurları da dolara bağlanmıştır.

Savaş sonrası toparlanma ve ticaretin serbestleşmesi bu süreçte hız kazanmış, Avrupa, Japonya ve gelişmekte olan ekonomilerde büyümeyi teşvik etmiş ve birçok ülke sermaye kontrollerini gevşetmiştir. Ancak genişletici ABD maliye ve para politikası, 1970’lerin başında dolar-altın konvertibilitesine son vererek sistemi sürdürülemez hale getirmiştir. Bu durum, birçok ülkenin dalgalı döviz kurlarına geçmesine neden olmuştur. 

1980’lerin ortalarında başlayan liberalleşme dönemi, ticaret engellerinin kademeli olarak kaldırıldığı, Çin ve diğer gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin entegrasyonunun yanı sıra eski Sovyet Bloğu’nun da dahil olduğu eşi benzeri görülmemiş bir uluslararası ekonomik iş birliğini beraberinde getirmiştir. Serbestleşme, ticaretteki artışın büyük bir kısmını oluşturmuş ve 1995’te Dünya Ticaret Örgütü’nün kuruluşuna yol açmıştır. Sınır ötesi sermaye akışları hızla artmış ve küresel finansal sistemler arasındaki bağlantı giderek artmıştır.

Küreselleşmede “slowbalization” molası

Grafikte görüldüğü üzere, küreselleşme, küresel finansal krizden beri geçen on beş yıllık süre boyunca yatay bir seyir izlemiştir. Bu son dönem “yavaşlama” olarak adlandırılmıştır. Hollandalı trend gözlemcisi Adjiedj Bakas’ın 2015’ten beri kullandığı “slowbalization” (yavaşlama) terimi, küreselleşmeye karşı tepkiyi tanımlamaktadır. Bu dönemde yaşanan yavaşlama, ticaret reformunun hızında uzun süreli durgunluk ve artan jeopolitik gerilimler nedeniyle serbest ticarete yönelik siyasi desteğin zayıflaması gibi etkenlerle açıklanmaktadır.

The Economist dergisi de, küreselleşmenin gücünün azaldığına dikkat çekmektedir. 1990-2010 arasındaki yirmi yıl, küreselleşmenin altın çağı olarak görülse de, 2008 küresel ekonomik krizi, Covid-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi faktörler küreselleşmenin yavaşlamasına neden olmuştur.

Serbest ticaretin, açık sermaye piyasalarının ve uluslararası göçün avantajları ve farklı ülkelerdeki emtia fiyatlarının birbirine yaklaşması reel gelirde büyümeye katkı sağlasa da, sivil toplumun birçok kesimi küreselleşmenin hızlı değişikliklere ve bazı grupların yaşam standartlarındaki düşüşe yol açtığı endişesini taşımaktadır. Bu nedenle, ekonomilerin artık bölgesel entegrasyona odaklanması ve buna bağlı olarak küresel entegrasyonda bir yavaşlama yaşanması kaçınılmazdır.

KAYNAKLAR:

Friedman, T. (1999). Lexus ve Zeytin Ağacı – Küreselleşmenin Geleceği (Elif Özsayar, Çev.). İstanbul: Boyner Yayınları. (2010).

https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/02/08/charting-globalizations-turn-to-slowbalization-after-global-financial-crisis

The Economist. (2019). The steam has gone out of globalisation. https://www.economist.com/leaders/2019/01/24/the-steam-has-gone-out-of-globalisation

Kabataş Erkek Lisesi'nde lise eğitimi alarak, İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi MBA ve Marmara Üniversitesi Global Pazarlama alanında yüksek lisansı bulunmaktadır. İlaç, telekomünikasyon, insan kaynakları sektörlerinde çeşitli firmalarda satış ve pazarlama alanlarında farklı roller üstlenmiş olup, halihazırda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü'nde doktora yapmaktadır.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search