Bir hakemin kulüp başkanı tarafından maç esnasında yumruklanması ve yere düşmüşken tekmelenmesi olayının üzerinden on gün bile geçmeden bir başka kulüp başkanının takımını sahadan çekme kararı futbol endüstrisinin içinde bulunduğu hali ciddi bir tartışma konusu haline getirmiştir.
Hayır, ifade hatası bulunmamaktadır. Futbol, düzenleyici mevzuatı bulunan, reklamları, ilanları, biletleri, yayın hakları, transferleri, ürünleri, yan sanayi vb. toptan ele alındığında multimilyar dolarlık bir endüstridir.
Her endüstri veya şirkette olduğu gibi rasyonel (kelime aklı başında, faydasını maksimize etmeye çalışan olarak kullanılmaktadır) biçimde yönetilmesi gerekir. Yoksa batar, batarken ilişkili pek çok sektörü de götürür.
İlk olayda gerek düzenleyici mekanizmalar gerekse kamu otoriteleri derhal devreye girmiş yasal süreçler hızla işletilmeye başlamıştır. Daha ilk olayın tartışmaları bitmeden gerçekleşen ikinci olay ise durumu çok başka bir seviyeye taşımıştır.
Öncelikle her iki vakada da elde edilecek sonuçlar hükmen mağlubiyet, puan silme, tazminat ödeme, hak mahkumiyeti, hapis, ihraç belki de daha ağırları olacaktır. Tüm bunlara rağmen yöneticiler bu davranışları sergiliyorsa akıldan, mantıktan, kurallara uyumdan çok başka bir yerlerde olduğumuzu kabul etmemiz gerekmektedir. Çünkü bu davranışlar ne takımları ne de kişilerin kendilerini olumlu bir yere götürmemekte, rezil olma ile ceza alma skalasında bir çıktı kaçınılmaz olmaktadır.
Gerçekleri kabullenmek gerekmektedir. Kabullenmeden iyileşme gerçekleşmez. Önce durumu tamamen kabullenmeli, daha sonra düzelmeyi istemeliyiz (ve tabii bunun için çabalamalıyız).
“Kararlar hatalıydı”, “…….. manidar”, “onlar hep biz tek”, “aslında …. azmettirdi”, “olayların arkasında ….. var”, “…. onlar bize teşekkür etmedi”, “…… tarihinde onlar böyle yapmıştı” şeklinde kayıkçı kavgasından başka bir şey ifade etmeyen şeyleri konuşmak hiçbir fayda getirmeyecektir.
Hanımefendiler, beyefendiler ….. bu konuları boş verelim …. odadaki fili konuşalım.
Milyonlarca kişinin izlediği bir yayında kararlarını beğenmedikleri insanları döven, yere düşmüş, kendini savunamayan insanları tekmeleyen kişilerin nesini değerlendiriyoruz? Bu kişiler yarın öbür gün kararlarını beğenmedikleri hakimleri, politikacıları, kamu otoritelerini, kolluk güçlerini de mi dövecekler?
Yerlerde tekmeleyecekler mi? Kararlar doğru olabilir, hatalı olabilir, işimize gelebilir veya gelmeyebilir. KİMSE KİMSEYİ DÖVEMEZ! Bu kadar basit. Yiğit, mert, düzgün insanlar yere düşmüş insanı tekmeleyemezler, buna ahlak pusulaları izin vermez.
Bu tür insanlara hiçbir şey emanet edilemez. Hiçbir futbolcu kulüp başkanın önünde diz çöküp yalvarmamalıdır. Kimse kimsenin kulu kölesi değildir. Hukuki düzenlemeler doğrultusunda kendini yönetemeyen kişilere en ibret verici cezalar uygulanmalıdır.
Bu noktada “nerede devlet”, “tepeden insin” gibi çığlıklar atmak da aczin itirafından başka bir şey değildir. İnsan onuruna yakışır, kurallara uyan, birbirinin hakkına saygı duyacak şekilde yaşayışımızı sağlamak öncelikle bizlerin görevidir.
Herkesin vicdanı kendi savcısı, kendi hakimidir. Birilerinin bizi gütmesini istemek hepimizi aşağı çekmekle neticelenmektedir. Çünkü, biz karar vericileri kendimizi yönetmeyi beceremediğimiz konularla meşgul ettikçe onlar asıl işlerini, yani bir vizyon çerçevesinde hepimizi daha iyi bir yere doğru götürmeye çalışma işini yapamayacaklardır.
Burasını doğru anlamak önemli ….. bizler kendimizi yönetmeyi becermek zorundayız …. ancak böylece hep birlikte daha iyi günlere ilerleyebiliriz. Kendini yönetemeyenler ise bir daha bunu yapmaktan ödü patlayacak, ibret alınacak hale getirilmelidir.
1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/