İnsanlığın temel kanunu karşılıklı bağımlılıktır.
Bir insan ancak diğerleri ile insandır.
Desmond Tutu
Yıllar önce seyrettiğim bir filmde kaçırılarak bir odaya hapsedilmiş insanlar birtakım ipuçlarından yararlanarak kaçmaya çalışıyorlardı. Başlangıçta göz önünde bulunan bulmaca parçalarına ulaşmak gittikçe zorlaşıyor, son aşamada ise bir güven krizi ortaya çıkıyordu. Çünkü her birinin ensesinde bir numara bulunmaktaydı ve kapıyı açabilmek için bütün rakamları kullanmak gerekmekteydi. Bir kişi diğerlerindeki tüm rakamları görebilse bile kendindekini göremediği ve diğerlerinin söylediğinin doğru olup olmadığını kontrol etme olanağı olmadığı için bir karşılıklı bağımlılık durumu oluşmaktaydı.
Günümüz dünyasındaki yaşamın böyle bir denge durumundan (mükemmel olmayan bilgi veya asimetrik bilgi durumları gibi farklı çeşitleri bulunmaktadır) pek de farklı olmadığını düşünülebilir. Bilgi teknolojileri, iletişim ve haber ağları, sosyal medya vb. uygulamalar marifetiyle sürekli bir “bağlantıda olma” durumu ortaya çıkmaktadır. Ancak “bağlantıda olma” acaba birbirini gerçekten anlayabilme veya hak vermese bile anlamak için çaba sarfetme gayretinde olma, hatta güvenme anlamına gelmekte midir?
Yanıt maalesef pek çok örnekte “hayır”dır.
Bunun empati eksikliği, konformizm, çıkarcılık, ahlaki yoksunluk vb. pek çok sebebi olmakla birlikte gözden kaçan en önemli unsurlardan birisi de “karşılıklı bağımlı” olduğumuzun unutulmuş -veya önemsenmemekte- olmasıdır.
Size küçük bir soru sormama izin verin lütfen: Yarın arı ırkı ortadan kalksa ne olur?
Pek önemli bir şey olmaz, öyle değil mi? Bal yemeyiz olur biter. Neticede arı olsa ne olur olmasa ne olur? Hatta olmasa daha iyi bile olabilir çünkü bizleri sokma riskinden kurtulmuş olurduk.
Hakikat bize çok farklı bir hikâye anlatmaktadır. Bitkisel ürünlerin yaklaşık yüzde 75 kısmının tozlaşmasını büyük oranda arılar sağlamaktadır. Bir başka deyişle arılar “arı gibi çalışırken” çiçekten çiçeğe konar, polen taşır ve çiçeklerin üremesini sağlarlar. Böylelikle çiçekli bitkiler üremeye, otçul hayvanlar onları yiyerek varlıklarını sürdürmeye, etçil olanlar ise hem bitkileri hem de otçul hayvanları yiyerek sağ kalmaya devam ederler. Yaşam döngüsü kırılmaz.
Bu bilgi ışığında soruyu müsaadenizle yineliyorum: Yarın arı ırkı ortadan kalksa ne olurdu? Doğru yanıt: Kısa bir süre içinde insan ırkının açlıktan yok olmasına neden olabilecek zincirleme bir reaksiyon başlayabilirdi.
Bu durum siyasette, ekonomide, ekolojide, savaşta, üretimde, tüketimde, balıkçılıkta, tavukçulukta, tarımda, bankacılıkta, insan ilişkilerinde kısacası aklımıza gelebilecek her konuda böyledir. Sadece ahlaki açıdan değil, işlevsel açıdan da herkes önemli ve değerlidir.
Kredi verecek müşteri bulamadıktan sonra elinizdeki mevduat sadece yükümlülüktür, satın alacak kimse olmadan üretim yapmak batmak ile sonuçlanır, küçücük balıkları bile ağlarla avlayıp satmak neslin kurumasına yol açabilir, engellenmezse kötü para iyi parayı kovar, eğer özen göstermezseniz kıymetli dostlarınız hayatın akışı ile sürüklenir ve uzaklaşıp gider.
Birbirimize bağımlı olduğumuzu, öteki olmadan var olamayacağımızı öğrenmemiz ve bunu hemen yapmamız gerekiyor. İnsanları öldürenler, ülkelerinde istemeyenler, yükselen sert siyasi akımlar, çöplerden yemek toplayan veya marketlerin attığı malzemeyi alarak sağ kalmaya çalışan insanlara küçümseyerek bakanlar, kendileri kadar zengin -çoğu zamanda sadece şansın ürünü olarak- olmayan, sahip olduklarına sahip olmayan insanları aşağı görenler aslında karşılıklı bağımlılık prensibi uyarınca kendilerini yok etmektedir.
Tek bir nota ile şarkı olmaz, tek renk ile resim yapılmaz, tek düşünce, tek ırk, tek fikir ile yaşam devam ettirilemez. Farklılıklar olabilir ve olmalıdır. Birbirimize hak vermesek de anlamayı, birbirimize bağımlı olduğumuzu, ihtiyacımızın olduğunu, ancak birlikte sağ kalabileceğimizi öğrenmek zorundayız. Aynı ezginin notaları olmayı istemek zorundayız. Çok geç olmadan.
1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/
- Doç. Dr. Murat Bolellihttps://www.tclira.com/author/murat-bolelli/