2023 zor bir yıldı.
Önce yüreğimizi kanatan deprem faciası, arkasından seçimler, Rusya-Ukrayna savaşı, zorlaşan ekonomik koşullar, Afrika’daki darbeler, olağanüstü sıcaklar, İsrail-Hamas savaşı birbiri ardına canımız yaktı.
Sanki bir plan dahilinde gerçekleşiyormuş gibi (yazar komplo teorilerine gönderme yapmamaktadır, sadece olayların sonuçlarına işaret etmektedir) bunların üzerine Yemen’de Husilerin ticaret gemilerini hedef almaları üzerine taşımacılık şirketlerinin Kızıldeniz üzerinden geçişlerden vazgeçerek yüklerini Cebelitarık’tan getirmeye yönelmeleri, Irak sınırımızda yaşanan operasyonlar, ardından ağladığımız şehitlerimiz bizleri hem duygusal hem de maddi anlamlarda örselemektedir.
Tüm bu gelişmeler temelde üç şeye neden olmuş bulunmaktadır.
1. Ticaretin yavaşlaması.
2. Yükselen maliyetler.
3. Azalan mutluluk düzeyi.
Bunlar özellikle ekonomileri daralan Avrupa ülkelerinin daha çok kazanç elde edecek olmalarına neden olsa bile bizimki gibi toparlanma sürecinde olan ekonomileri olumsuz etkilemektedir. O kadar olumsuz etkilemektedir ki fiyat istikrarı sağlamak için gerçek bir savaş veren ekonomi yönetiminin yeni önlemler geliştirmek zorunda kalmasına yol açabilmektedir.
Eldeki tüm veriler 2024 yılının da kolay olmayacağına işaret etmektedir. Toplumun genelinde hissedilen gerilim ve basınç bizleri kolay olmayacak bir yıl konusunda uyarmaktadır.
Yukarıdakilerin gerçek sebepleri, savaşın diplomasinin uzantısı olup olmadığı, komplo teorileri, siyasi söylemler, yeniden çerçeveleme manipülasyonları, magazinsel değerlendirmeler vb. bir tarafa bırakılarak gerçekçi ve pragmatik bakış açısı benimsemek lazımdır.
Zaman boş laf, kayıkçı kavgası ile zaman geçirme, suçlama vb. zamanı değildir. Zaman, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demek zamanı da değildir. Aynı gemide, aynı kaderi paylaşan insanlar olduğumuzu görmenin zamanıdır.
Farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak omuz omuza bu işlerin altından nasıl kalkarız diye sormak, nasıl faydalı olabileceğimize karar vermek, destek olmak zamanıdır.
Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde olduğu gibi birbirimizle uğraşmaktan top oynayamamak, karşı kalede doğru düzgün tehlike bile yaratamamak toplam değeri milyar dolarları bulan seçkin kulüplerin (ve elbette bizlerin) yapacağı iş olmamalıdır.
Artık oyunumuza geri dönme, ritmimizi bulma, çalışma, üretme, yılmama ve başarma zamanıdır. Bizi biz yapan temeller çok sağlamdır ve yerinde durmaktadır.
Birbirimize engel olabilir veya kolaylaştırabiliriz.
Seçim bizlerin olacaktır.
Herkese mutlu ve sağlıklı bir yıl dileklerimle.
1972 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun olduktan sonra aynı üniversitede Personel Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı, akabinde Yeditepe Üniversitesi'nde İngilizce İşletme Doktora programını tamamladı. İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlarda 30 yılın üzerinde görev yaptı. Çalışmalarına danışman, akademisyen ve eğitmen olarak devam etmektedir.