DİSK-AR asgari ücret raporunun ortaya koyduğu tablo 

2023 yılının sonlarına yaklaşılmasıyla birlikte, yeni yılda asgari ücretin ne kadar olacağına dair tartışmalar ekonomi gündemine oturdu. Normal şartlarda asgari ücretin gündemde daha sınırlı bir yer kaplaması beklenir ama Türkiye’de hem asgari ücretle çalışanların oranı, hem de enflasyon oranı diğer ülkelere göre çok yüksek olduğundan, asgari ücrete ne kadar zam yapılacağı çok fazla sayıda vatandaşı ilgilendiriyor.

Tam da bu günlerde Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından yayınlanan “Asgari Ücret Araştırması 2024” başlıklı rapor, içerdiği kapsamlı verilerle asgari ücret tartışmalarına ışık tutacak ve Türkiye ekonomisindeki ‘ücret yapısı’ üzerine düşünmeyi de sağlayacak nitelikte.

Prof. Aziz Çelik ve DİSK-AR uzmanlarının hazırladığı rapordaki bulgular TÜİK tarafından yayınlanan mikro (yani birey düzeyinde) verilere dayandığı için, ücretli çalışanların sosyal güvenlik sistemine yansıyan kazançlarından ziyade, kayıtlı veya kayıt-dışı çalışan bireylerin ceplerine giren tüm emek gelirlerini dikkate alıyor. Böylece, yapılan çalışmada asgari ücretli çalışanların oranının gerçekte olduğundan daha yüksek hesaplanması problemi büyük ölçüde ortadan kalkıyor.

Maaşlı çalışanların kazançları asgari ücrete fazlasıyla yakınsamış durumda

DİSK-AR raporunda yer alan en çarpıcı bulgulardan biri, 2022 yılı itibariyle ücret veya maaşlı çalışanların yarısından fazlasının aylık kazancının asgari ücretin yüzde 20 fazlasını aşmıyor olması. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, aylık kazancı asgari ücretin iki katından fazla olanların oranı ise sadece yüzde 18,1. Bu oran kadın çalışanlarda yüzde 15,7, özel sektör çalışanları arasında yüzde 7,6 ve kayıt-dışı çalışanlar arasında sadece yüzde 0,9 olarak hesaplanmış. 

Kısmi zamanlı çalışanlar analiz dışında bırakıldığında bu tablo biraz değişiyor. Tam zamanlı çalışanların durumuna dair bulgulara TEPAV’dan H. Ekrem Cunedioğlu’nun yazdığı değerlendirme notundan erişilebilir.

Ücretli çalışanların kazançlarının birbirlerine bu derece yakınsaması çok da sağlıklı bir durum değil. İyi eğitimli ve/veya uzun süreli emek piyasası tecrübesine sahip çalışanların bu özelliklerinin karşılığında hak ettikleri kazanç düzeylerine ulaşamamaları, yüksek becerili ya da potansiyelli bireylerin yurtdışında çalışmayı tercih etmeleri gibi çeşitli olumsuz sonuçlara yol açabilir. 

Ücret gelirlerindeki aşırı yakınsamanın asgari ücretin fazla yüksek belirlenmesinden mi, yoksa ülkemizdeki mesleki eğitim ve yüksek öğretimin gençlerin verimliliğini arttırmada yetersiz kalmasından mı kaynaklandığı, üzerinde mutlaka düşünülmesi gereken bir konu.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan da “Ortalama ücret ile asgari ücret makası kapanıyor. Yüksek eğitimin getirisi yok” sözleriyle mevcut duruma dikkat çekti.

Milli gelir artıyor, sabit gelirliler geride kalıyor

Raporda yer alan ve aşağıda paylaştığım bir grafikte asgari ücretli bir çalışanın yıllık kazancının kişi başına gayri safi milli hasılaya oranı resmedilmiş. Grafikte dikkat çekici olan, özellikle son yıllarda asgari ücrette yüksek oranlı artışlar yapılmış olmasına rağmen, asgari ücret – milli gelir oranında yatay bir seyrin söz konusu olması. 

Demek ki aynı grafik asgari ücret yerine ortalama ücret ya da ortalama emekli maaşı kullanılarak çizilmiş olsa, ortaya çok daha olumsuz bir trend çıkacak. Zira son yıllarda ortalama ücretin gittikçe asgari ücrete yaklaştığını ve emekli maaşlarının da asgari ücretin çok gerisinde kalmaya başladığı biliniyor. Sabit gelirli vatandaşların milli gelir artışlarından 20 yılı aşkın bir sürede alamadıkları payı ne zaman almaya başlayacakları ise merak konusu.

2024 yılında asgari ücrete sadece bir kez zam yapılabilir mi?

Peki, 2024 yılında asgari ücrete son günlerde hükümet tarafından gelen açıklamalarda söylendiği gibi sadece bir kez zam yapılabilir mi? Temmuz 2024’te seçimsiz bir döneme girilmiş olacağı ve enflasyonla mücadeleye devam ediliyor olacağı için bu mümkün. Buna karşılık, asgari ücrete 21 yılda 12 kez temmuz zammı yapmış olan AKP iktidarının çalışanlara yine güzel bir jest yapması da söz konusu olabilir. (Asgari ücrete yapılan / yapılmayan temmuz zamlarının grafiği bu yazıda mevcut.)

Ama eğer asgari ücrete gerçekten de sadece ocak ayında zam yapılacaksa, bu zammın en az yüzde 53,5 oranında olması gerekiyor. Prof. Ali Hakan Kara’nın hesaplamasına göre asgari ücretlilerin mevcut alım güçlerinin korunmasını sağlayacak ücret düzeyi, bu oranda bir zamma karşılık gelen 17.500 lira.

Prof. Yalçın Karatepe’nin önerisi ise asgari ücrette hem 2023’ün ikinci 6 ayındaki enflasyon, hem de 2024 yılı enflasyon tahmini olan yüzde 36’lık bir artış yapılması. Bu da bizi 21.400 liraya ulaştırıyor. Yerel seçimlere yaklaşık 3 ay kalmışken, asgari ücret müzakerelerinden bu kadar cömert olmasa da ilk anda kulağa hoş gelen bir zam oranının çıkması olası görünüyor.

Cem Başlevent’in tüm yazıları

1973 İstanbul doğumlu olan Prof. Dr. Cem Başlevent, ekonomi alanındaki yüksek lisans ve doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi'nde almıştır. 2000-2023 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde çalışan Başlevent, halen İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Akademik çalışmaları bireylerin işgücüne katılımı, politik tercihleri, yaşam memnuniyeti gibi konuları kapsamaktadır.

Abone Ol :)
Bildir
guest
0 Yorum
Eski
Yeni Oy
Inline Feedbacks
Tüm yorumlar
Search