Enflasyon muhasebesi nedeniyle 2024 yılı 3. çeyrek faaliyet dönemini bittiği gün 2. çeyrek bilanço dönemi daha yeni sona erdi. Şirket bilançoları açıklandıkça hem yatırımcıların, hem şirket sahiplerinin hem de devletin bu kadar kötü şirket bilançoları beklemedikleri anlaşılıyor. Yüksek faiz ortamında bir de kurlar sabit kalınca enflasyon muhasebesi etkisiyle gerçekler gün yüzü gibi ortaya çıktı. Düşen alım gücü talebi azalttığı gibi yüksek faiz biraz parası olanları tasarrufa yöneltti. Kur gitmeyince ürünleri pahalı hale gelip rekabet edemeyen ihracatçı yurt dışına mal satamadı. Tabii ki bu durum bilançoları etkileyecekti.
Ancak işin ilginç yanı şirket sahiplerinin de şirketleri ile ilgili bilgilere bu sebeple ulaşabilmiş olmalarıydı. Aslında şirketlerinin para kazanmadığını gören sanayicilerin hem pazar arayışları hem personel azaltarak küçülmeye gitmeleri arttı. Büyük şehirlerin sanayi ve ticaret odası başkanları art arda enflasyon muhasebesinden vazgeçilmesi gerektiğine dair açıklamalar yapıyorlar.
“Nakit kraldır” sözü bu günlerde o kadar anlam kazandı ki…
Peki enflasyon muhasebesinden, enflasyon düşmeden vazgeçilir mi?
Bence zor.
Enflasyon düşer mi? Perşembe günü göreceğiz. (Yıl sonu %45-46 iyi seviyeler)
Enflasyon düşüşü faiz indirimini beraberinde getirir mi? Evet ama ne zaman? Faiz indiriminin çok çabuk yapılmasının ciddi sonuçları olacağını bilmek gerekiyor. Daha sonra telafisi zor sonuçlara neden olabilir. Enflasyon düştü diyerek hemen faizi indirmeyi yoğun bakımdan çıkan hastanın hiç gözetim altında tutulmadan hemen tabucu edilmesine benzetebiliriz. Bu nedenle 2024 yılında bir faiz indirimi ciddi sorun yaratabilir.
Gelelim borsaya. Borsa yatırımcıları için yılın 3. çeyreği de kayıp bir çeyrek olarak geçti. Yukarıdaki sebeplerle hisseler gitmeyince yatırımcılar istemeyerek de olsa uzun vadeci oldu. Ortalama işlem hacmi 140-150 milyar TL seviyelerinden 60-70 milyar TL civarına düşünce piyasalar özellikle belli kurum ve algoritmik işlemlerin elinde oyuncak olmuş durumda. Bu ortamda özellikle piyasa düzenleyici kurumlar ile ekonomi yönetiminin neden bu konularda küçük yatırımcının mağduriyetine çanak tuttuğunu anlamak mümkün değil.
Uzunca zamandır eleştirdiğimiz halka arz konusuna da bir değinmek lazım. Böyle zamanlarda bedava finansman kaynağını bulduğunda kullanmak isteyen şirketlerin ellerini ovuşturduklarını görüyorsunuzdur. Ancak son dönemde birçok halka arz şirketinin küçük yatırımcıyı mağdur edip piyasanın değerini yerlere düşürdüğünü umarım bu halka arzlara izin verenler görüyordur.
TC Lira Genel Yayın Yönetmeni Taylan Büyükşahin bu konuyu geçmişte defalarca gündeme getirdi. Geçenlerde halka arz sonrası piyasa değeri net dönem kârının 23.000 (yirmi üç bin) katı olacak bir şirkete neden izin verilir diye sorarken ortaklık yapısını görünce sorumdan hemen vazgeçtim.
Piyasa beklentime gelince…
Eylül ayını 9.665 puan seviyesinde aylık %1.70 kayıpla bitirdik. BIST 100 endeksinde 10.200 geçilmeden borsaya rahat yok diyebiliriz. 10.000 üzerinde kalıcı olamayan endeks 200 günlük ortalama olan 9.500 üzerinde tutunmaya çalışacak. Çok önemli bir gelişme olmazsa bu seviyenin altına gelmesini beklemiyorum. Yıl sonu endeks hedefim olan 12.000 seviyesi için hâlâ %25 marj olduğunu ve kalan 3 ayda bunun yarısı kadar faiz geliri elde edeceğinizi düşünürseniz bu borsada daha çok hikaye yaşarız.
Pamukkale Üniversitesi İİBF İşletme bölümünden 2001 yılında mezun oldu. 20 yılı aşan iş hayatında aralıksız olarak çeşitli aracı kurumlarda müşteri temsilcisi, yatırım uzmanı ve kıdemli yatırım uzmanı olarak çalıştı. Son 11 yıldır Osmanlı Yatırım'da Finansal Ürünler Danışmanı olarak görev yapmaktadır. Bazı ekonomi televizyonları ve YouTube kanallarına konuk olarak finans piyasaları ve borsa ile ilgili görüşlerini paylaşmaktadır.